3 Kasım 2014 Pazartesi

Eski Çin Kültürü ve Türkler / Prof. Dr. Wolfram Eberhard

Çin denildiği zaman birçok insan, memleketi düşman taarruzlarından ve dışardan gelen bütün kültür tesirlerinden ayıran Çin seddini hatırlarlar. Çin, bizim için kendi içinde ve kendi kendine tekamül eden kapalı bir kültürün timsalidir. Çin kültürünün bu tasviri artık bugün için doğru değildir. Çin hakkında düşündüklerimiz son on sene zarfında tamamiyle değişmiştir. Bu yazımızın gayesi, Çin hakkındaki yeni ilmi mütalealar üzerinde konuşmak,1 en mühim noktaları tebarüz ettirmek ve bilhassa Çin’in aydınlanması için Türklerin bu sahada oynadıkları rolün ehemmiyeti ile ilgili olan problemleri izah etmektir. Bununla aynı zamanda Türklerin en eski tarihlerine de temas etmek zorunda kalıyoruz. Bunu söylediğim zaman anlaşmazlığa sebebiyet vermemek için biraz izahat vermem lazımdır. Ben Türklerin ilk yurtlarının doğu Asya olduğunu iddia etmek istemiyorum. Fakat bugün Türklerin ve Türklerle akraba kavimlerin, M.Ö. 3. bin yılda, hatta Neolitik devirde Orta Asya’nın Doğu kısımlarında yaşadıkları bir hakikattir. Bu Türkler de tıpkı Türk ırkına mensup diğer kavimlerle Anadolu’da yaşayan ve Asya’nın diğer kısımlarından Anadolu’ya hicret eden Türkler gibi bugünkü Türklerin ecdadlarıdır. Bunların tarih ve kültürlerinin incelenmesi, Türk tarih ve kültürlerinin incelenmesi demektir ve bu ulusal bir ödevdir. Orta Asya’da Türkleri hakkında elde ettiğimiz en eski malumat ve zaten Türkler hakkında mevcut en eski bilgiler Çin kaynaklarından alınabilir. Bunu yapmak bu memlekette Sinolojinin vazifesidir. Bunun nasıl yapıldığından yazımızın sonunda bahsedeceğim.

2 Kasım 2014 Pazar

M.Ö. IX-VII. Yüzyıllarda Sayan-Altay Göçebeleri / Prof. Dr. Leonid Marsadolov

Milattan Önce IX.-VII. yüzyıllarda batıda yani Yakın Doğu’da ve Akdeniz’de, güneydoğuda yani Çin ve Hindistan’da, gelişmiş kölemen devletler ortaya çıkmıştı. Bu ülkelerde ünlü, anonim siyasetçiler, erdemli insanlar ve dini kişilikler yaşamıştır. Bu dönem dünya tarihinin en parlak dönemidir. İncil peygamberleri, Homer, II. Sargon, II. Nebukandenzer ve Midas gibi isimler bu çağa aittir. Yunanistan’da “İlyada” ve “Odesa”, Çin’de “Değişimler Kitabı”, ve Hindistan’da “Vedalar” bu çağda ortaya çıkmıştır.

Aynı dönemde, askeri demokrasi düzeninde yaşayan ve sınıflı toplum düzeninin öncüleri olan başka bir dünya daha vardır: Avrasya’nın bozkırlarında yaşayan göçebelerin dünyası. Bu dönem, Kimmeryalılar, İskitler, Sakalar vb. gibi nispeten daha büyük ve tehlikeli göçebe ittifaklarının oluşumu, yükselişi ve düşüşü çağıdır. Arkeologlar, Avrasya göçebelerinin görkemli anıtlarının çok az kısmını ortaya çıkarmışlardır: Sayan Dağları bölgesinde Arzhan, Kazakistan’da Çilikta ve Beşar, Türkiye’de Gordion, Kuzey Kafkasya’da Kelerme, Bulgaristan’da Pişata Mogila vb.