20 Temmuz 2013 Cumartesi

Orta Asya'nın Tarih Öncesi: Alt, Orta ve Üst Yontma Taş Çağı / Prof. Dr. Leonid B. Vishnyatsky

Coğrafik Sınırlar veYerleşimlerin Dağılımı


Araştırılan bölge; batıda Hazar Denizi’nden doğuda Tiyen-Şan’a, kuzeyde İrtiş Nehri ve Güney Ural yamaçlarından, güneyde Pamirler ve Kopet Dağı’na kadar uzanan alanları kaplamaktadır. Burası, çok değişken doğal iklim koşulların olduğu muazzam bir alandır ve onun farklı bölgeleri, farklı jeolojik ve çevresel tarihlere sahiptir. Genel olarak, Orta Asya’nın Geç Senozoik Dönemi, palinolojik renk skalasında açık bir şekilde gösterilen, iklimin artan kuraklığı ile karakterize edilir. Aynı zamanda, hem Pleistosen hem Holosen devirler, ilk insanlar için yeterince uygun olan nispeten daha nemli dönemlere tanıklık etmişlerdir. Holosen’in varlığı, mağaraları ve açık hava yerleşimlerini, işlik yerleri (değişik süreli ve maksatlı) ve atölyeleri kapsayan birçok Yontma Taş Çağı sitleriyle belgelenmektedir. Bu oluşumların bazıları, sadece tek tip taş aletler verirken, diğerleri ise on binlerce etkili buluntularla bilinirler. Sitlerin çoğu, bölgenin güneydoğusundaki dağlık bölümünde yoğunlaşır (Pamirler ve Tiyen-Şan), fakat aynı zamanda batı ve kuzeydeki çöllük alanlarda da Yontma Taş Çağı sitlerinin kesin izleri vardır. Aşağıda, kısaca çok önemli malzemeleri tanımladım ve bölgenin ilk yerleşimcileri ile onların kültürleri hakkında bize anlatılanları dikkate aldım.


Alt Yontma Taş Çağı ve Bölgede İlk Yerleşimler


Orta Asya’nın en eski yerleşimi, Güney Tacikistan’daki Kuldara’dır.1 Sitin arkeolojik kolleksiyonu büyük değildir (yassı ve yuvarımsı çakıllardan yapılma 40 tane küçük ve kaba alet), fakat Tacik çöküntüsünün eşsiz tabakalaşmış ve iyi çalışılmış lös depolarında derince gömülmüş paleosoller 12-11 ile (eski zaman koloidal eriyikleri, ç.n.), bu buluntuların birlikteliği, onların kronolojisinin kurulması için güzel bir fırsat sağlar. Kuldara, kesin olarak Alt Pleistosen’in sonuna tarihlenebilir (yaklaşık günümüzden 800-850.000 yıl öncesi), bunun anlamı, bölgede ilk insan 800.000 yıl öncesinde görünmüştür. Eldeki veriler ışığında bu tarih, Asya’daki en eski arkeolojik sitlerin kronolojisi için oldukça mantıklı görünür. Çin, Endonezya, Hindistan ve Pakistan’dan elde edilen hominid kemikleri ve sözde aletler için 1.5 milyon yıl öncesinden daha eski ve hatta 2 milyon yıl öncesi olarak iddia edilen tarihler, bir zaman kontrolüne dayanmamasına rağmen, en azından Alt Pleistosen’in sonu için az da olsa bir şüphe vardır. Güney ve Doğu Asya, şimdiden bir ya da daha fazla insan etkileşimine tanıklık eder.

Kuldara’nın, bölgenin tek Alt Pleistosen siti olduğu görülür. 600.000 yıldan daha eski olabilecek Tacik çöküntüsünün 9-8 paleosollarından elde edilen tek izole buluntular, Kuldara ile Karatau 1, Lakhuti, Obi-Mazar, vd. gibi Orta Pleistosen’in ikinci yarısına ya da ortasına tarihlenen buluntu toplulukları arasındaki boşluğu doldurur. Bu buluntu toplulukları, Doğu Asya ve Kıta Hindistan’ın kuzeyinde bulunanlara benzer, kaba yonga aletler ve kıyıcıların olduğu yontuk çakıl endüstrilerini verirler.

Bir diğer çok önemli Alt Yontma Taş Çağı siti, deniz seviyesinden yaklaşık 2000 m. yükseklikteki Soh nehri vadisinde bulunan, Kırgızistan’daki Sel-Ungur mağarasıdır.2 Faunal malzemeyle birlikte palinolojik veriler, üst kültürel tabaka üzerindeki kattan alınan bir traverten örnek üzerine elde edilmiş G.Ö. 126.000 ± 5000 (LU-936) veren bir Uranyum-Toryum yaşıyla bütünüyle uyuşan Yontma Taş Çağı tabakaları için Orta Pleistosen Çağı işaret eder. Taş aletler ve hayvan kemiklerine ilaveten mağara dolguları, bazı insan ve insan olduğu varsayılan kalıntıları da içerir: Dişler, bir kol kemiği parçası ve artkafa kemiği olabilecek bir parça. Bu buluntuları çalışan paleoantropologlar, Sel-Ungur hominidlerini, bazı gelişmiş özelliklere sahip olan Homo erectus’un, örnek olarak gösterilebilecek yerel özelleşmiş bir türü olarak düşünürler.3 Aletler; kıyıcıları, basit düz ya da dışbükey kenar kazıyıcıları, çontuklu ve dişlemeli aletleri, düzeltili yongalar ve parçalarını kapsar. Ayrıca, en azından biri tanımlanabilmiştir. Sel-Ungur’u ortaya çıkaran uzmanlar, endüstriyi Aşölyen olarak kabul etme eğilimindedirler, ama bir yandan gerçek el baltalarının yokluğu ve öte yandan Tacik çöküntüsünün yontuk çakıl buluntu toplulukları ile açık benzerliklerinin varlığı gözönüne alındığında, böyle bir tanımlama eleştiriler karşısında çok zayıf kalır. Sel-Ungur’u, Orta Asya’nın Alt Yontma Taş Çağı’nın yontuk çakıl endüstrileri sınıfına atfetmek için, daha iyi sebepler olduğu tartışılabilinir.4

Daha çok Geç Aşölyen’e atfedilen ve Alt Yontma Taş Çağı’na ait olduğu düşünülen sitlerin bir kaçı, Orta Asya’nın batı ve kuzeyinde, Türkmenistan’ın ve Kazakistan’ın kurak steplerinde ve çöllerinde keşfedilmiştir. Yandaca (Batı Türkmenistan), Esen (Karakalpakistan), Mugocary, Vişnevka (her ikisi de Kuzey Kazakistan’dadır) ve bazı öteki yerlerden elde edilen koleksiyonlar, gerçek el baltalarını da içeren çok sayıda ve farklı iki yüzden çalışılmış formları kapsar. Maalesef, bunların tamamı yüzey buluntularıdır ve onların jeolojik yaşı tatmin edici bir biçimde saptanamaz.

Bir yandan yontuk çakıl endüstrilerinin coğrafi dağılımı, öte yandan el baltası buluntu toplulukları, bir Doğu-Batı karşıtlığının varlığını göstermesi açısından ilginçtir.5 Bilinen tüm elbaltaları, batıda ve kuzeydedir ama çekirdek ve yonga endüstrileri güneydoğuda yoğunlaşırken, elbaltaları güneydoğuda neredeyse hiç yoktur. Bu fenomenin mümkün olabilecek yorumlarından biri, Orta Asya’nın batı ve kuzey kısımlarında, aslında Kafkasya’dan (ki burada elbaltalı zengin Aşölyen endüstriler bilinmektedir) gelen hominidler tarafından yerleşilmişken, Orta Asya’nın güney doğu kısımlarının ilk yerleşimcilerinin ise, Doğu Asya’dan (yontuk çakıl endüstrileri baskındır) gelmiş olabilecekleridir. Yine de, ekolojik yorum, eşit bir olasılığı gösterir: Çekirdek ve yonga endüstrilerinin neredeyse yalnız dağlık alanlarla ve elbaltalarının ise ovalarla ilişkili olduğu işaret edilmektedir.

Orta Yontma Taş Çağı


Bu evreye atfedilen sitlerin çoğu, nispeten geç görülmektedir, buna rağmen, bu varsayımın temel olarak, tipolojik görüşlere dayandırıldığı ve bundan başka sadece çok nadir olarak, stratigrafik gözlemler ve mutlak yaşlandırmalarla desteklenebildiği vurgulanmalıdır. Tacikistan’daki Huci ve Ogzi-Kiçik’in ve Özbekistan’daki Obi-Rahmat’ın Orta Yontma Taş Çağı buluntu topluluklarından elde edilen radyokarbon tarihleri, onların yaşlarının yaklaşık 40.000±5000 yıl önce civarında olabileceğini göstermektedir.6 Yine de, bazı sitler, erken Üst Pleistosen ve hatta Orta Pleistosen yaşlı olabilirler. Her şeyden önce, bu durum, uzun süreli bir kültürel katlaşımın keşfedildiği, Özbekistan’daki Kulbulak için mümkün olabilir.

Orta Asya’nın çoğu Orta Yontma Taş Çağı sitleri, Musteriyen olarak tanımlanabilinir. Bunlar, mağaralar (Obi-Rahmat, Hocakent, Ogzi-Kiçik, Teşiktaş, vb.) ya da açık hava yerleşimleri (Kuci, Kuturbulak, Zirabulak, vb.), iş yerleri ya da atölyeler olsalar da, bu yerleşimler, oldukça benzer envanterlere sahiptir.7 Bu envanterler, küçük disk biçimli (merkezcil) ve geniş tek platform ya da iki kutuplu çekirdeklerle, nispeten geniş düzenli taşımalık serisi ile (dilgiler ve dilgimsi yongalar), çeşitli kenar kazıyıcı kombinasyonu ile (bir kural olarak ikili ve yöneşenleri içeren) ve büyük bir koleksiyon içinde bulunan ve her zaman mekik aletlerin (limaces) de ilave edildiği düzeltili uçlarla karakterize edilirler. Elbaltalarının, yaprak biçimli uçların ve diğer iki yüzeyli aletlerin tümden ya da hemen hemen yokluğu da önemli bir noktadır. Farklı buluntu toplulukları arasındaki benzerlik, eğer alet üretiminde kullanılan hammaddenin değişkenliği olmazsa, tamamıyla ortaya koyulur. Örneğin, büyük bir olasılıkla hammaddenin değişkenliği yüzünden, Kuturbulak’ta (Özbekistan) "yontuk çakıl aletler” boldur ve Kara-Bura’da (Tacikistan) baskındır ve yine aynı sebepten dolayı, Kos kurgan 1’in (Güney Kazakistan) Musteriyen yapısı, temel olarak küçük boyutlu objelerden oluşur. Bazen, aynı koleksiyondan gelen farklı hammaddelerden yapılmış buluntu toplulukları, farklı sitlerden gelen buluntu topluluklarına göre daha az benzerlik gösterebilir.

İki yüzeyli aletler (küçük bir el baltası ve bazı yaprak biçimli uçları içeren) ve dişlemeli aletlerin yoğun olduğu Kulbulak endüstrisi, kendi özgünlüğü içerisinde çarpıcıdır. Dişlemeli aletlerin yoğunluğu (en azından kısmen) kültürel olmayan faktörleri yansıtma olasılığına sahip iken, böyle bir yorum, iki yüzeyli aletlerin varlığına cevap veremez. Diğer Orta Asya sitlerinin çoğunun tersine, Kulbulak’ın sakinleri, teknik becerilerinin gerçekleşmesi için daha uygun fırsatları sağlayabilecek yüksek kaliteli çakmaktaşlarına ulaşabilme şansına sahiptiler, ancak bunun, sadece sitin özelliğinin bir sebebi olup olmayacağı şüphelidir. Uzun bir araştırma tarihine rağmen, bu sit hemen hemen tüm yaklaşımlar içinde (kronolojik, fonksiyonel, kültürel) hâlâ bir bilmece olarak kalır ve Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı içindeki yeri açık değildir.

Komşu bölgelerin Orta Yontma Taş Çağı endüstrileri ile Orta Asya Musteriyen’i karşılaştırıldığında, kuzey ve güneyle yakın benzerliklerin çok nadir oluşu ya da olmaması, batı ve doğuyla böyle benzerliklerin varlığı gözlemlenir. Açık olan şu ki, Doğu Avrupa’nın güney kısmının Mikokiyen endüstrisi (Ilskaya ve Suhaya Meçetka’da olduğu gibi), aynı Doğu Asya’nın çağdaş endüstrilerine görünüşte oldukça benzeyen Hindistan ve Pakistan’ın Orta Taş Çağı’nda olduğu gibi çok farklı görünür, Güney ve Doğu Asya malzemeleri hakkında iyi bir bilgiye sahip olan, Boriskovsky,8 birçok kereler, "Musteriyen” teriminin, Hindistan’ın Orta Taş Çağı endüstrilerine uymadığını işaret etmiştir, çünkü bu endüstrilerde, düzeltili uçlar ve mekik aletler (limaces) eksiktir ya da çok azdır; bunlar, tipik olmayan kenar kazıyıcılara sahiptir (bunların çoğu, yine de, "düzeltili yongalar” olarak isimlendirilir, çünkü düzelti kenarın şeklini değiştirmez ama onun doğal kenarlarını izler), bunun yanında, bu endüstriler, sık sık yongalardan çok yassı ve doğal parçalar üzerine yapılan aletleri ve bunlara benzer aletleri içerir. Tüm bu özellikler, Pakistan’daki Sangao mağarasının, Penjab’ın geç Soanian’ın, Racastan ve Orta Hindistan’dan elde edilen malzemelerin ve belki de hâlâ çok az bilinen Afganistan Orta Yontma Taş Çağı envanterlerinin tipik ve benzer karakterleridir.9

Birçok açıdan, Güney Asya’nın Orta Yontma Taş Çağı’ndan farklılıklar olsa da, Orta Asya’nın Mousteriyeni, Orta Doğu’nun tahminen çağdaş endüstrileri ile çok fazla ortak özelliklere sahiptir. Bu ilk kez, yarım yüzyıldan daha fazla bir zaman önce, Okladnikov tarafından işaret edilmişti ve o zamandan beri toplanan veriler, onun tahmininin doğru olduğunu ortaya koymuştur. Benzerlikler, sitlerin topografyalarında, faunal buluntu topluluklarının kompozisyonunda ve taş endüstrilerinin karakterinde ortaya çıkıyor. Her iki bölgedeki çoğu Musteriyen siti, deniz seviyesinden 1200-1400 m. yükseklikte yer alır ve onların faunaları, çoğunlukla ya yabani keçi ya da yabani koyun veya her ikisiyle baskın olmuştur. Bu sitleri terk eden hominidlerin, aynı tür Homo neanderthalensis olduklarına dair az da olsa kuşkular vardır. Neanderthal kemik kalıntıları, hem Orta Doğu’da (Irak’taki Şanidar mağarası) hem de Orta Asya’da (Özbekistan’daki Teşik-Taş mağarası) bulunmuştur. Her iki bölgenin taş endüstrileri: Dilgi yönelimli fakat hala Orta Yontma Taş Çağı teknolojili budamalı façetalı parçaların varlığıyla; önemli derecede çekirdek redüksiyonu ve aletin yeniden keskinleştirilmesiyle (bir ya da iki istisna ile); elbaltalarının tümden diğer iki yüzeyli aletlerin tümden ya da tüme yakın yokluğu ile; ikili ve yöneşen tipleri fakat seyrek olarak da yatay ya da Quina kazıyıcıları içeren çeşitli kenar kazıyıcıların eşzamanlı varlığı ile; çok sayıda düzeltili uçlar ile (uzun olanları da kapsayan); mekik aletlerin varlığı ile ve Üst Yontma Taş Çağı alet tiplerinin nadirliği ile karakterizedir.

Doğu’ya doğru, Orta Asya’dakilere çok benzer bir Musteriyen, Altay Dağlarında çok iyi bilinmektedir10 Altay endüstrilerinin çoğu, Zagros dağlarından Pamir ve Tiyen-Şan dağlarının yamaçlarına kadar uzanan genel eğilimin devamlı olduğunu gösterir.

Eğer biz: 1) Orta Asya Musteriyen sitleri için nispeten geç bir zamanın olasılığını; 2) Neandertallerle (Şanidar ve Taşik-Taş’taki) olan ilişkilerini; 3) Bu endüstriden gelişmiş olabilecek herhangi bir açık öncelinin Orta Asya’da tümden yokluğunu ve 4) Zagros-Toros’un, Kafkas ötesi ve Altayların taş buluntu topluluklarının benzerliğini göz önünde bulunduracak olursak, o zaman şu hipotezleri formüle edebilmemiz olasıdır. Birinci olarak, hem Zagros hem de Trans Hazar Musteriyen sitlerinin, Batı Asya’dan doğuya doğru hareket eden Neandertaller tarafından işgal edildiğini ileri sürmek olasıdır. 11 İkinci olarak, bu hareket, ya başarılı bir adaptasyondan kaynaklanan bir yayılımdır (bu, büyük ihtimalle, tüm eldeki tarihlerin, bir olasılık olarak, çok genç olduğunu ima etmektedir) ya da diğer yayılımcı toplulukların, tahminen çağdaş insanların baskısı altında zorunlu bir geriye çekilişidir. Sahip olunacak yeni ve oldukça güvenilir tarihler elde edilene kadar, bu hipotezleri çözümlemek mümkün görünmemektedir.

Üst Yontma Taş Çağı


Bölgenin tümünde, şu anda, Üst Yontma Taş Çağı buluntu topluluklarını veren bir düzineden fazla yerleşim yeri yoktur. Bu durum, Son Buzul Çağı’nın (yaklaşık 20.000 yıl önce) sert iklim koşulları ya da ilgili çağın jeolojik dolgularının yetersizliği veya Orta Asya’nın birçok kısmının yetersiz araştırılması nedeniyledir.

Üst Yontma Taş Çağı sitlerinin birkaçı, Zerafşan havzasından bilinmektedir. Bunların en önemlisi, Özbekistan’da Semerkand’ın sınırları içinde yer almaktadır.12 Sit, 1939’dan beri araştırılmaktadır ve kazılarla ortaya çıkartılan tüm alan, 1000 m2 civarındadır. Kültürel kalıntılar, Çaşmasiyab deresinin sağ kıyısı üzerindeki iki terasın dolgularına birikmiştir. Yoğun yerleşimin üste doğru olan yedi seviyesi ayırt edilebilmektedir, bu seviyelerin her biri, taş aletler, kemik kırıkları, kömür ve aşı boyası parçaları ile dolmuş birkaç cebi içerir. 3000’den fazla kemik ve kemik parçaları tanımlanabilmiştir. Bunların yarısı attır ve bunu Pleistosen eşeği ile yaban sığırları izler. Semerkand’da bulunan ve anatomik olarak modern insanlara atfedilen insan kemiklerinin kökeni biraz net değildir ve onların Yontma Taş Çağı sedimanlarıyla olan ilişkileri sorundur.

Taş envanterler, çok zengin (binlerce parça), çeşitli ve özgündür. Çekirdeklerin çoğu, çoğunlukla bir ya da iki vurma düzlemine ve sırasıyla tek yönlü ya da iki kutuplu, paralel negatif izlerine sahip olan küçük çakıllardır. Tek yüzlü disk biçimli çekirdekler de mevcuttur. Bazı formlar kama biçimli çekirdeklere benzer olmalarına rağmen, gerçek prizmatik çekirdekler yoktur. Dilgiler çok değildir ve onların çoğu yoğun bir şekilde düzeltilenmişlerdir. Değişik tiplerdeki önkazıyıcılar, yaygın alet tipidir. İş gören kenarları hafif dışbükey olan oldukça küçük yongalar üzerine yapılmış kenar kazıyıcılar, yatık yöneşen kenar kazıyıcılar ve keski biçimli aletler de yaygındır. Ayrıca, alet takımları, delicileri, düzeltili dilgicikleri, taşkalem yüzeyli objeleri, yontuk çakıl (kıyıcılar/kıyıcı aletler) aletleri ve çentik yapmak için kullanılan ya da örs olarak tanımlanan objeleri kapsar. Sitin her iki kültürel eğilimi ve kronolojik durumu, henüz kesinleşmemiştir. Bu tahminin yanlış olma olasılığı olsa bile, geleneksel bir şekilde, arkeolojik buluntu topluluğunun tek ve türdeş olduğu düşünülmektedir. Benim görüş açımdan, Semerkand’ın, zaman içinde geniş bir alana yayılmış (Orta Pleistosen’den Üst Pleistosen’in sonuna kadar) mesleki olayların yeniden ele alınışını göstermesi ve farklı kültürel geleneklerle ilişkili olması yadsınamaz.13

Üst Yontma Taş Çağı tabakalı diğer bir sit, Fergana çöküntüsünün (Özbekistan) kuzeyinde, Kuzey-Batı Tiyen Şan’dan bilinmektedir. Bu sit, bu metinde daha önce Orta Yontma Taş Çağı ile ilişkili olduğu söylenen Kulbulak’tır. Üst Yontma Taş Çağı, Kulbulak katlaşımının üst bölümünden gelen malzemeler ile tanımlanmaktadır. Prizmatik çekirdekler ve çeşitli önkazıyıcıların, Orta Yontma Taş Çağı tabakalarında bulunan çontuklu/dişlemeli aletler (sayısal olarak baskın olan) ve kenar kazıyıcılar gibi karakteristik alet tipleri ile bir arada bulunması, burada anılmaya değerdir.

Karasu (Valihanov’un) siti, Kazakistan’da Çimkent’in yaklaşık 140 km. kuzeyinde bulunan Arıstandı Nehri’nin yüksek kısımlarının sağ tarafında bulunmaktadır.14 Sitin kültürel tabakaları, üçüncü nehir sekisinin kumlu topraklarıyla (loam: içinde organik maddeler olan kum ve kil karışımının meydana getirdiği gevşek yapılı toprak, ç.n.) ilişkilidir ve taş aletler, hayvan kalıntıları ve ocak yerlerinin izlerini içerir. Hayvan kalıntıları içinde at boldur ve bunu bizon, antilop ve kızıl geyik izler. Mevcut palinolojik veriler, içinde kültür kalıntıları veren dolguların oluşmaya başladığı dönem için, stepik iklim koşullarının olduğunu da gösterir. Son zamanlarda, G.Ö. 24.800±1100 yıllarını veren radyokarbon yaşı, üstteki kültürel tabaka için rapor edilmektedir.15 Taş aletler, yapılmış yaklaşık 6000 parçayı kapsar. Tüm tabakalardan elde edilen çekirdekler ve yongaların, Orta Yontma Taş Çağı olduğu düşünülmektedir (çok az dilgi, çok az ya da tamamen olmayan prizmatik çekirdekler), fakat düzeltili aletlerin özellikleri, bunun bir Üst Yontma Taş Çağı endüstrisi olduğuna şüphe bırakmaz. Önkazıyıcılar, aletlerin yarısından çoğunu oluşturur, oldukça simetriktir ve özenli bir şekilde dilgimsi yongaların ve dilgilerin üzerine yapılmış düzeltili aletlerdir. Alet takımının geri kalanı, taşkalemler, düzeltili yongalar ve nadir olarak kenar kazıyıcılar ve uçlardan oluşmaktadır.

İsfara nehrindeki (Tacikistan) Hoca-Gor sitinden elde edilen malzemenin büyük bir kısmının, Üst Yontma Taş Çağı’nın son safhasına tarihlendiğine inanılmaktadır. Buluntuların bir kısmı yüzeyden, geri kalanı da kazılardan gelmiştir. Kazılarda bulunan aletler, en üst sekide sonradan depolandığı düşünülen soluk sarı renkli bir kum tabakasıyla ilişkilidir. Taş aletler, prizmatik çekirdekleri, dilgileri, çok sayıda dilgi üzerine yapılmış önkazıyıcıları (ikili olanların da bulunduğu), delicileri ve düzeltili dilgicikleri kapsar. Okladnikov ve Ranov, Kuzey Afrika’nın Capsian (Kobis, Tunus) endüstrileri arasında bu buluntu topluluğuna benzerlikler olup olmadığını araştırmışlardır.

Geç Üst Yontma Taş Çağı’na tarihlenebilecek birden çok buluntu topluluğu, Tacikistan’daki Şugnou’nun 1. tabakasıdır. Koleksiyonda, dilgicikler ve geniş dilgiler, çeşitli önkazıyıcılar, bazı Gravette uçlarına benzeyenleri de içeren çeşitli uç tipleri, deliciler, düzeltili dilgiler vs. önemli yer tutarlar.

Görüldüğü gibi, Musteriyen’den farklı olarak, Orta Asya’nın az bilinen Üst Yontma Taş Çağı endüstrileri, çok çeşitlidir. Tipoloji temelinde, aynı gruba eşleştirilebilecek iki yerleşim yerinin bile olmadığı görülür. Yine de, Karasu, Semerkand ve Kulbulak’ın Üst Yontma Taş Çağı tabakalarında, kayda değer yaygın bir özellik vardır: Üst Yontma Taş Çağı unsurları oldukça az gelişmiş olarak kalmışken, kendi tipolojileri ve teknolojileri içinde göze çarpan Orta Yontma Taş Çağı unsurları daha akılda kalıcıdır. Bu Üst Yontma Taş Çağı endüstrileri içinde Orta Yontma Taş Çağı unsurlarının kalma ısrarı, onların yerel köklerini gösterebilir, ama bu olasılığı destekleyecek yeterli kanıt yoktur.

Endüstrilerin farklılığına rağmen, onların komşu bölgelerde benzerlerinin de olduğunu göstermez. Ne Orinyasiyen benzeri özelikleri ile Zagros’un Baradost’u16 ne de düzeltili dilgiler ve omurgalı önkazıyıcılarla üstün olan ve dilgi yönelimli bir teknolojiyle karakterize edilmiş olan Kara-Kamar’in (Kuzey Afganistan) 3. tabakası17 ve ne de Ak-Kupruk kültürü (Afganistan), Orta Asya’da bulunanlara benzer buluntu toplulukları vermez. Sadece Batı ve Kuzey Sibirya’nın, Kazakistan’ın doğu kısmındaki endüstrilerle benzerliğinin araştırılması bir ümit oluşturmaktadır, fakat hâlâ, Kuzey Sibirya tam olarak çalışılıp yayınlana kadar böyle bir benzerliğin olduğunu söylemek mümkün olmayacaktır.


1 Ranov V. A., E. Carbonell, E., X. P. Rodriguez. 1995. Kuldara: Afro-Asyatik kontekste Orta Asya’da En Erken İnsan Yerleşimi//Current Anthropology (Günümüz Antropolojisi). sayı. 36. No

3. s. 337-346.

2 Islamov U. I. 1990. Sel’ungur, Orta Asya’nın Alt Yontma Taş Çağı’nın Yeni Bir Yerleşim Yeri//L’Anthropologie (Antropoloji). C. 94. s. 675-688. (Fransızca).

3 Islamov U. I., A. A. Zubov, V. M. Kharitonov. 1988. Fergana Vadisinde Bulunan Sel-Ungur Yontma Taş Çağı Yerleşim Yeri.//Voprosy Antropologii (Antropoloji Sorunları). sayı. 80. s. 48 (Rusça).

4 Vishnyatsky L. B. 1989. Movius Kuramı ve Sovyet Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı (Türkmenistan’da bazı son dönem buluntularına özel referanslarla birlikte)//Journal of Central Asia (Orta Asya Dergisi). C. 12 No. 1. s. 31. (İngilizce).

Davis R. S. & V. A. Ranov. 1999. Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı’nda son dönem çalışmaları//Evolutionary Anthropology (Evrimsel Antropoloji). cilt. 7. sayı 5. s. 190 (İngilizce).

5 Vishnyatsky L. B. 1989. Movius Kuramı ve Sovyet Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı (Türkmenistan’da Bazı Son Dönem Buluntularına Özel Referanslarla Birlikte)//Journal of Central Asia (Orta Asya Dergisi). C. 12 No. 1. s. 21-50. (İngilizce).

6 Derevianko A. P., U. I. Islamov, V. T. Petrin, R. H. Suleimanov, K. Alimov, K. A. Krahmal’, I. N. Fedeneva, A. N. Zenin, A. I. Krivoshapkin, A. A. Anoikin. 1998. 1998’de Obi-Rakhmat Barınak Yerleşimindeki Çalışmalar (Özbekistan Cumhuriyeti)//Sibirya ve Yakın Bölgelerin Arkeoloji, Etnografi ve Antropoloji Sorunları. Novosibirsk: Arkeoloji ve Etnografi Enstitüsü. s. 37-45 (Rusça).

Ranov V. A. & S. A. Laukhin. 2000. Doğu Akdeniz’den Sibirya’ya Orta Yontma Taş Çağı İnsanının Göç Yolu Üzerinde Bir Yerleşim//Priroda (Doğa). No. 9. s. 52-60 (Rusça).

7 Vishnyatsky L. B. 1999. Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı//Journal of World Prehistory (Dünya Tarih Öncesi Dergisi). Sayı. 13. No 1. s. 69-122.

8 Boriskovsky P. I. 1971. Güney ve Güneydoğu Asya’nın Eski Taş Çağı. Leningrad: Nauka (Rusça).

9 Davis R. S. 1978. Yontma Taş Çağı//Allchin F. R. & N. Hammond (yayıma hazırlayan). Afganistan’ın Arkeolojisi. Londra: Academic Press. s. 74.

10 Derevianko, A. P. & S. V. Markin 1992. Altay Dağlarının Mousteryeni. Novosibirsk: Nauka (Rusça).

11 Ranov V. A. 1990. Mousteryen Kültürün Doğu Sınırı Üzerine//Chronosratigraphia Paleolita Severnoi, Tsentralnoi i Vostochnoi Azii i Ameriki (Kuzey, Orta ve Doğu Asya’nın ve Amerika’nın Kronostratigrafik Yontma Taş Çağı). Novosibirsk: Nauka. s. 262-268 (Rusça).

12 Djurakulov M. D. 1987. Samarkandskaya Yerleşim Yeri. Taşkent: Fan (Rusça).

Korobkova G. F. & M. D. Djurakulov. 2000. Orta Asya’da Üst Yontma Taş Çağı’na Model Olarak Samarkandskaya Yerleşimi//Stratum. No. 1. s. 385-462 (Rusça).

13 Davis R. S. & V. A. Ranov. 1999. Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı’nda son dönem çalışmaları//Evolutionary Anthropology (Evrimsel Antropoloji). cilt. 7. sayı 5. s. 191 (İngilizce).

14 Taimagambetov Zh. K. 1990. Ch. Valikhanov Yontma Taş Çağı Yerleşim Yeri. Alma-Ata: Nauka (Rusça).

15 Taimagambetov Zh. K. & B. Zh. Aubekerov. Kazakistan’ın Üst Yontma Taş Çağı//Voprosy Arkheologii Zapadnogo Kazakhstana. Samara: Samara Üniversitesi, 1996, s. 24 (Rusça).

16 Olszewski D. I., and H. L. Dibble. 1994. Zagros Aurignayonu//Current Anthropology (Günümüz Antropolojisi). sayı. 35. No. 1. s. 68-75.

17 Davis R. S. 1978. Yontma Taş Çağı//Allchin F. R. & N. Hammond (yayıma hazırlayan). Afganistan’ın Arkeolojisi. Londra: Academic Press. s. 53.




Boriskovsky P. I. 1971. Güney ve Güneydoğu Asya’nın Eski Taş Çağı. Leningrad: Nauka (Rusça).

Davis R. S. 1978. Yontma Taş Çağı//Allchin F. R. & N. Hammond (yayıma hazırlayan). Afganistan’ın Arkeolojisi. Londra: Academic Press. s. 37-70.

Davis R. S. & V. A. Ranov. 1999. Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı’nda Son Dönem Çalışmaları//Evolutionary Anthropology (Evrimsel Antropoloji). cilt. 7. sayi 5. s. 186-193 (İngilizce).

Derevianko, A. P. & S. V. Markin 1992. Altay Dağlarının Mousteryeni. Novosibirsk: Nauka (Rusça).

Derevianko A. P., U. I. Islamov, V. T. Petrin, R. H. Suleimanov, K. Alimov, K. A. Krahmal’, I. N. Fedeneva, A. N. Zenin, A. I. Krivoshapkin, A. A. Anoikin. 1998. 1998’de Obi-Rakhmat Barınak Yerleşimindeki Çalışmalar (Özbekistan Cumhuriyeti)//Sibirya ve Yakın Bölgelerin Arkeoloji, Etnografi ve Antropoloji Sorunları. Novosibirsk: Arkeoloji ve Etnografi Enstitüsü. s. 37-45 (Rusça).

Djurakulov M. D. 1987. Samarkandskaya Yerleşim Yeri. Taşkent: Fan (Rusça).

Islamov U. I. 1990. Sel’ungur, Orta Asya’nın Alt Yontma Taş Çağı’nın Yeni Bir Yerleşim Yeri//L’Anthropologie (Antropoloji). C. 94. s. 675-688. (Fransızca).

Islamov U. I., A. A. Zubov, V. M. Kharitonov. 1988. Fergana vadisinde Bulunan Sel-Ungur Yontma Taş Çağı Yerleşim Yeri. //Voprosy Antropologii (Antropoloji Sorunları). sayı. 80. s. 38-49 (Rusça).

Korobkova G. F. & M. D. Djurakulov. 2000. Orta Asya’da Üst Yontma Taş Çağı’na Model Olarak Samarkandskaya Yerleşimi//Stratum. No. 1. s. 385-462 (Rusça).

Olszewski D. I. and H. L. Dibble. 1994. Zagros Aurignayonu//Current Anthropology (Günümüz Antropolojisi). sayı. 35. No. 1. s. 68-75.

Ranov V. A. 1990. Mousteryen Kültürün Doğu Sınırı Üzerine//Chronosratigraphia Paleolita Severnoi, Tsentralnoi i Vostochnoi Azii i Ameriki (Kuzey, Orta ve Doğu Asya’nın ve Amerika’nın Kronostratigrafik Yontma Taş Çağı). Novosibirsk: Nauka. s. 262-268 (Rusça).

Ranov V. A., E. Carbonell, E., X. P. Rodriguez. 1995. Kuldara: Afro-Asyatik kontekste Orta Asya’da En Erken İnsan Yerleşimi//Current Anthropology (Günümüz Antropolojisi). sayı. 36. No 3. s. 337-346.

Ranov V. A. & S. A. Laukhin. 2000. Doğu Akdeniz’den Sibirya’ya Orta Yontma Taş Çağı İnsanının Göç Yolu Üzerinde Bir Yerleşim//Priroda (Doğa). No. 9. s. 52-60 (Rusça).

Velichko A. A., H. A. Arslanov, S. A. Gerasimova, U. I. Islamov, K. V. Kremenetsky, A. K. Markova, V. P. Udartsev, N. I. Chikolini. 1990. Erken Yontma Taş Çağı Mağara Yerleşimi Sel-Ungur’un, Sovyet Orta Asyası, Stratigrafisi ve Paleoekolojisi//Chronosratigraphia Paleolita Severnoi, Tsentralnoi i Vostochnoi Azii i Ameriki (Kuzey, Orta ve Doğu Asya’nın ve Amerika’nın Kronostratigrafik Yontma Taş Çağı). Novosibirsk: Nauka. s. 76-79 (Rusça).

Taimagambetov Zh. K. 1990. Ch. Valikhanov Yontma Taş Çağı Yerleşim Yeri. Alma-Ata: Nauka (Rusça).

Taimagambetov Zh. K. & B. Zh. Aubekerov. Kazakistan’ın Üst Yontma Taş Çağı//Voprosy Arkheologii Zapadnogo Kazakhstana. Samara: Samara Universitesi. s. 23-29 (Rusça).

Vishnyatsky L. B. 1989. Movius Kuramı ve Sovyet Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı (Türkmenistan’da bazı son dönem buluntularına özel referanslarla birlikte)//Journal of Central Asia (Orta Asya Dergisi). C. 12 No. 1. s. 21-50. (İngilizce).

Vishnyatsky L. B. 1999. Orta Asya’nın Yontma Taş Çağı//Journal of World Prehistory (Dünya Tarih Öncesi Dergisi). Sayı. 13. No 1. s. 69-122.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder