17 Kasım 2012 Cumartesi
14 Kasım 2012 Çarşamba
Ortaçağ Orta Asyası'nda Türkistan ve Turan / Yrd. Doç. Dr. Scott Levi
Orta Asya tabiri bugün, (batı Çin’in Doğu Türkistan bölgesi ile Kuzey Afganistan’ın büyük bir kısmı ve Güney Sibirya’nın genişçe bir bölümü), genel olarak eski Sovyet cumhuriyetlerinden olan Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Kazakistan’ın oluşturduğu bölgeyi belirtmek için kullanılmaktadır. Bu genel, hatta gündelik tabir özellikle 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından ve yukarıda adı geçen Müslüman cumhuriyetlerin de buna bağlı olarak elde ettikleri bağımsızlıktan bu yana geniş bir izleyici kitlesine ulaşabilme avantajı sağlamaktadır. Orta Asya tabiri "Doğu Asya”, "Güney Asya”, ve "Batı Asya” gibi başka tanıdık modern coğrafi tanımlar bağlamında bölgeyi yerleştirme avantajını da beraberinde getirmekte. Ne var ki, en azından tarihi tartışmalar açısından, Orta Asya’nın modern jeopolitik bir kavram haline getirilmesi çeşitli olumsuzluklar içermiyor da değildir. Bugün kullanıldığı şekliyle, bu tabir 1920’li yıllarda Sovyetler Birliği’nin ‘cumhuriyetlerin büyük sınırlandırılması’ süresi boyunca bölgede belirlenmiş olan sınırlarla çepeçevre sarılmış alana da işaret etmektedir ve bölgenin eski kültürel ve siyasi sınırlarını artık yansıtmamaktadır. Bu şekilde, tarihi tartışmalardaki kesinliğini son derece dikkat çekici bir biçimde koparıp atan modern siyasi, kültürel ve coğrafi imaları gündeme getirmektedir.
8 Kasım 2012 Perşembe
Tohumlarımızın Nesli Tehlike Altında!
Binlerce yıllık tarım geleneğini barındıran Anadolu topraklarında yetişen yerli tohumlar yaşamın sürekliliğini temsil ediyor.
Atadan kalma tohumlarımız;
* Lezzetli ve sağlıklı gıdaların temini için birer genetik hazinedir
* Binlerce yıldır değişen koşullara uyum sağlayarak günümüze ulaşmayı başarmış numunelerdir
* Tarımsal biyoçeşitliliğin önemli bir parçası ve yaşamın sürdürülebilirliğinin olmazsa olmazıdır
* Dışarıya bağımlı kalmaksızın ülkemizin gıda güvenliğinin teminatıdır


Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği’nin, Adım Adım Oluşumu desteğiyle yürüttüğü TOHUM TAKAS AĞI KAMPANYASI’na destek olarak,
* Anadolu’nun dört bir yanındaki ekolojik çiftliklerde yerli tohumların çoğaltılarak paylaşılmasını sağlayacak;

Verdiğiniz desteğin her kuruşu binlerce yeni tohuma dönüşecek...
Kredi kartı ile bağış yapmak istiyorsanız: https://www.bugday.org/portal/BagisAdimAdim.php

Alıcı Adı: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Garanti Bankası Karaköy Şubesi - Şube No: 400
Hesap No: 6295240
IBAN No: TR67 0006 2000 4000 0006 2952 40
www.bugday.org - www.yasasintohumlar.org
facebook.com/BugdayDernegi
twitter.com/BugdayDernegi
Twitter paylaşımlarınız için hashtag: #YasasinTohumlar
Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.
12 Ekim 2012 Cuma
Türklüğün Eski Çağı / Prof. Dr. Gyula Németh
İlmî neşriyatta, umumiyetle, Türklüğün anayurdunun Orta Asya ve hatta Şarkî Asya olduğu fikri yayılmış bulunuyor. Tarih sahnesine çıkan ilk Türkler yani Hunlar (M.Ö. III. asır), yahut eğer Türk sayılırlarsa To-palar (M.S. IV. asır) Şarkî Asya sahasında, Çin’in şimaline doğru, Gobi çölü etrafında görünüyorlar. Milattan sonraki bin yılın ikinci yarısında Asya ve kısmen Avrupa tarihinde de mühim roller oynayan Türk kavimleri, Türkler ve Uygurlar, Orta Asya’nın büyük dağlık bölgelerinde Baykal gölünün cenub garbinde oturuyorlardı. Bundan başka Türk dilinin bir takım Orta ve Şarkî Asya dilleriyle, Moğolca ve Tunguzca ile olan bağlılıkları -her ne kadar tarihi bakımdan istifade edilebilmesi için kâfi derecede tenkidli olarak tetkik edilmemişlerse de- çok açıktır. Şu hale göre Türk kavimlerinin en eski yurdunun Orta ve Şarkî Asya olarak kabul edilişi şaşılacak birşey değildir. Eskiden Türkleri ve en yakın akrabalarını (Moğolları, Tunguzları) değil, bütün Ural-Altay dil ailesini ifade etmiş olan “altayik” lisanı ve kavmi tabirinde (Castrén, Schott),1 bu görüş tarzı belirmektedir. Türklerin anayurdunun Altay civarında olduğu başka belgeler yanında Çin kaynaklarının ilmi eserlerde çok geçen bir kaydı ile de ispat edilmeye çalışılmıştır. Bu kayda göre Türk kavimlerine adını veren ve M.S. VI. asırda meydana çıkan “Türk” (=Göktürk) kavminin anayurdu Altay’dı.
16 Ağustos 2012 Perşembe
Tarihte Türklük / Prof. Dr. László Rásonyi
Giriş
Türklerin Anayurdu
Batılı milletlerin ortaya çıkışlarından daha önce Türklük, dünyamızın en büyük sahnesini teşkil eden Eurasia’nın her çağında ve her köşesinde büyük bir rol oynamıştır.
Çağımızın Rus tarihçileri Eurasia sözü ile yalnız Kuzey Eurasia’yı kastetmişlerdir. Halbuki, Eurasia Avrupanın doğu, Asya’nın orta ve kuzey kesimlerini kaplayan, kapalı tarihî ve coğrafî birlik arz eden, kendine has yaşayış tarzı ile önem kazanan ve iki kıt’a arasında adetâ üçüncü bir kıt’a teşkil eden çok geniş bir ülkedir. Bu ülkenin güneyi Kven-Lün, Pamir, Hindukuş ve Kafkas dağları ile sınırlanır.
Türklerin Anayurdu
Batılı milletlerin ortaya çıkışlarından daha önce Türklük, dünyamızın en büyük sahnesini teşkil eden Eurasia’nın her çağında ve her köşesinde büyük bir rol oynamıştır.
Çağımızın Rus tarihçileri Eurasia sözü ile yalnız Kuzey Eurasia’yı kastetmişlerdir. Halbuki, Eurasia Avrupanın doğu, Asya’nın orta ve kuzey kesimlerini kaplayan, kapalı tarihî ve coğrafî birlik arz eden, kendine has yaşayış tarzı ile önem kazanan ve iki kıt’a arasında adetâ üçüncü bir kıt’a teşkil eden çok geniş bir ülkedir. Bu ülkenin güneyi Kven-Lün, Pamir, Hindukuş ve Kafkas dağları ile sınırlanır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)